Vicdan yangını
“`html
Bolu’nun Kartalkaya bölgesinde meydana gelen ve 79 kişinin hayatını kaybetmesine neden olan yangın felaketi, sadece büyük bir trajedi olarak değil, aynı zamanda toplumsal vicdanı da yaralayan bazı olaylarla gündeme geldi. Yangından sonra Abant İzzet Baysal Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin morg kapasitesi yetersiz kalmıştı. Bu nedenle cenazeler, bir gıda firması tarafından kullanılan soğuk hava deposuna sahip bir TIR’a yerleştirildi. Ancak, TIR’ın dorsesindeki kızarmış piliç reklamlarının kapatılmaması eleştirilere neden oldu ve sosyal medyada büyük yankı uyandırdı. Tepkiler sonucunda bu görseller branda ile örtüldü. TIR’ın, Bolu Belediyesi Afet İşleri Müdürlüğü tarafından olay yerine gönderildiği biliniyor.
Eğlence sürüyor…
Bölgedeki tatilciler, yaşanan bu büyük facianın ardından, henüz yanan otelde kurtarma çalışmaları devam ederken kayak yapmaya devam etmeleriyle dikkat çekti. Bunun yanı sıra sosyal medya üzerinde “Sadece fakirler ölmez. Zenginler de ölür. Kimse ölüm yokmuş gibi yaşamaya devam etmesin” ve “Neyse ki bu sefer zenginler öldü” gibi yorumlarla tepkiler yükseldi.
Cenaze nakil fırsatçıları
Felaket sonrasında cenaze nakil hizmetleri konusunda da fırsatçılık iddiaları ortaya çıktı. Kent dışından gelen bazı özel cenaze nakil firmalarının, vefat edenlerin ailelerinden yüksek ücretler talep ettiği bilgisi medyaya yansıdı. Ankara ve İstanbul’a cenaze nakilleri için istenen fiyatların 100 bin TL’ye kadar çıktığı bildirildi. Bolu’dan Ankara’ya aracın taşınması için ödenen 6 bin lira, aynı rotada taksiyle yolculuk yapmanın bedeli ise 7 bin lira; İstanbul’a ulaşımın maliyeti ise 8 bin lira gibi rakamlar düşünüldüğünde, bu fırsatçı taleplerin ne derece yüksek olduğu bir kez daha gözler önüne seriliyor…
Üsküdar Üniversitesi Sosyoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Barış Erdoğan’ın Değerlendirmeleri:
Yas ve dayanışma duyguları erozyona uğramış durumda
Yangın enkazından dumanların yükseldiği bu trajik anlarda, çevre otellerde güle oynaya piste kayan tatilcilerin varlığı toplumun vicdanını zedeledi. Acı içinde eğlencenin bir arada olduğu bu manzara, empati ve toplumsal duyarlılık kavramlarının ne seviyede erozyona uğradığını sorgulamamıza neden oluyor.
Toplumumuzda derin köklere sahip olan yas, dayanışma ve komşuluk gibi değerler, maalesef günümüzde önemli ölçüde kaybolmuş durumda. Geçmişte yakın bir cenazenin olduğu sırada evlerimizde televizyon ve radyo açmak aklımızdan bile geçmezdi; eğlenceden uzak durur, yüksek sesle gülmeyi bile düşünmezdik. Bu tavır, Anadolu’nun derin empati kültürünün bir yansımasıydı.
Değişimin nedenleri nelerdir?
Ancak son yıllarda bu duyarlılığın azaltıldığı gözlemlenmektedir. Orman yangınları veya depremler gibi afetler karşısında bazı bireylerin hayatlarına normal bir şekilde devam etmesi, tasada ve sevinçte bir millet olma bilincimizin azalmakta olduğunu gösteriyor. Bu değişimin birçok farklı sebebi var.
Birincisi, modern şehirleşme ve bireyselleşmenin yaygınlaşmasıyla birlikte, bireyler artık kendilerini toplumsal bir varlık olarak görmekten uzaklaşıyor. Daha fazla yalnızlaşarak kendi çıkarlarına odaklandıkça, toplumsal hassasiyet ve duyarlılık seviyemiz azalmaktadır.
Ayrıca, günümüzde “anı yakalamak” ve “hayattan keyif almak” mottoları, pop kültürünün baskın unsurlarından biri haline geldi. Tüketim kültürü, insanları sürekli eğlenceye ve alışverişe yönlendirmekte, bu da duyarlılığımızı zayıflatmaktadır.
Sosyal medyanın etkisi
Sosyal medyanın da bu süreçte önemli bir rolü bulunmaktadır. Toplumsal zorluklarla ilgili haberler hızla yayılsa da, bu durum çoğu zaman kısa sürede unutulmaktadır. Önceden lokal acılar daha derin hissedilirdi, ancak günümüzde ise her yerden gelen felaket görüntüleri, insanların bu tür durumlara alışmasını sağlıyor. Bunun yanı sıra, başkalarının acılarına karşı umursamazlık ve ‘Bana bir şey olmadı, bu iyi şans’ düşüncesi de duyarsızlığa yol açabilmektedir.
Tüm bu gözlemler ışığında şu gerçeği unutmamak gerekir: Acılar paylaşıldıkça azalır. Yas tutmak ya da en azından yas tutanlara ve kaybettiklerimize saygı göstermek, toplumsal bir gerekliliktir. Bu değerleri hatırlamak ve geleceğe taşımak, bizlerin ortak sorumluluğudur.
Dünyadan taziye mesajları
Bolu’daki yangında hayatını kaybedenler için birçok ülkeden taziye mesajları iletildi.
Avrupa Birliği Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen: “Kalplerimiz yaşamını yitirenler ve aileleriyle beraber. Avrupa, bu trajedide Türkiye ve halkıyla birlik içindedir.”
Avrupa Parlamentosu Başkanı Roberta Metsola: “Hayat kurtarmak için sahada mücadele veren cesur ekiplere minnettarım. Yaralılara acil şifalar diliyorum.”
Almanya Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a taziye mesajında, “Sayın Cumhurbaşkanı, size ve vatandaşlarınıza en derin taziyelerimi sunuyorum” dedi.
Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Noel Barrot: “Türk halkının yasını paylaşıyoruz” ifadelerini kullandı.
Belçika Dışişleri Bakanı Bernard Quintin de, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile yaptığı görüşmede, başsağlığı dileklerini iletti: “Belçika, Türkiye’nin yanındadır.”
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde (KKTC), yangın nedeniyle 22 Ocak’ta bir günlük ulusal yas ilan edildi. KKTC Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu, “Yangın faciası, bizlerin de yüreğini dağladı. Allah, Türk milletini her türlü afetten korusun” şeklinde bir mesaj iletti.
Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy ise, “Türkiye’deki korkunç yangın felaketinde çok sayıda can kaybı nedeniyle derin üzüntü duyuyoruz. Ukrayna, Türk halkının acısını paylaşıyor” dedi.
Suriye Dışişleri Bakanlığı ise, “Kardeş Türk halkı, her daim en zor anımızda yanımızda oldu. Bugün ve yarın, Suriyeliler Türk kardeşlerinin yanındadır” açıklamasında bulundu.
Çin Halk Cumhuriyeti, Türkiye’deki ulusal yas nedeniyle düzenlenecek “Bahar Bayramı Kutlu Olsun” etkinliğini iptal ettiğini duyurdu.
Pakistan Başbakanı, Kosova Cumhurbaşkanı, Özbekistan Cumhurbaşkanı, Belarus Cumhurbaşkanı, Çekya Başbakanı ve Slovakya Dışişleri Bakanı gibi pek çok yetkili, taziye mesajları ilettiler.
“`